İş

Akkuyu NGS ile Türkiye’de nükleer ilgi arttı

Türkiye, Mersin’de inşaatı devam eden Akkuyu Nükleer Santrali (NGS) ile nükleer santralleri yöneten ülkelerden biri olmaya hazırlanıyor. Uzmanlara göre “nükleer kulüp”te söz sahibi ülkeler arasında yer almak için nükleer alanda deneyim sahibi olmak gerekiyor.

Akkuyu NGS projesinin ülke için yeni bir sektör olan nükleer sektörün kurulması ve geliştirilmesinin başlangıcı olacağı kaydedildi. Santralin ilk ünitesinin inşaat çalışmaları ve ön devreye alma süreci 2023 yılında tamamlanacak. Ancak nükleer alanda Türk sanayicisine daha inşaat aşamasında bile yüksek standartta imkanlar sunan santralin , nükleer tesislerle çalışma konusunda bilgi ve deneyim sağlar ve ayrıca gençlerin eğitime ve nükleer teknolojilere olan ilgisini arttırır. Öne çıkan unsurlardan biri de santralin daha faaliyete geçmeden ülkedeki ‘nükleer dönüşüme’ katkı sağlamasıdır. 550 bin modülden oluşacak NGS’de inşaat, elektrik-elektronik, makine ve imalat sanayi ve bunların alt dalları ile birçok sektör iş yapıyor. Akkuyu NGS Projesi’ne malzeme, ekipman ve hizmet sağlayan yüzlerce Türk şirketi var. NGS’nin reaktör ve türbin adaları için havalandırma, ısı eşanjörü ve elektrik teçhizatı, pompalar, basınçlı kaplar gibi önemli ekipmanların beton karışımları, inşaat demiri, metal yapılar, su yalıtım malzemeleri, boruları karşılayan Türk imalatçıları için gerekli sertifikalara sahip olmaları şartıyla temini ve kablo eserler. süreç belli. Akkuyu NGS projesinin yerlileştirme hedefi 6,5 milyar dolar. Türk tedarikçilere verilen siparişlerin hacmi şimdiden 3,2 milyar dolara ulaştı. Türk sanayicisi, Akkuyu’da kazandığı tecrübe ile hem yurt içinde hem de yurt dışında nükleer alanda yeni projelerde yer almayı hedefliyor.

Türkiye ile Rusya arasında imzalanan hükümetlerarası anlaşma uyarınca başlatılan eğitim programı çerçevesinde Rusya’da eğitim alan 300’e yakın Türk nükleer mühendisi, kamuoyunun yakından takip ettiği Akkuyu NGS’de göreve başladı. Santral tamamlandığında 600’den fazla Türk mühendisinin istihdam edilmesi planlanıyor. Ülkenin ilk nükleer santralinin yapımından işletmeye alınmasına kadar her aşamasında yer alan genç mühendislerin hikayesi, birçok gence nükleer alanda çalışma ilhamı veriyor. Gençlerin kariyer planlarında nükleer enerjinin yer almasını destekleyen unsurlardan biri de iklim değişikliği ve enerji arz güvenliği endişelerinin dünyada nükleer enerjiye olan ilgiyi artırmış olmasıdır.

Akkuyu sembol projesi

Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü İleri Teknolojiler Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sema Bilge Ocak, Türkiye’nin ilk nükleer santralinin istikrarlı bir elektrik kaynağı olacağını ve ülkenin sosyo-ekonomik kalkınmasına katkı sağlayacağını kaydetti.

Bilge Ocak, “Akkuyu NGS Türkiye için simge bir projedir” diyen Bilge Ocak, “Proje sayesinde nükleer alanda eğitime olan ilgi artarken, Türkiye’deki sanayi kuruluşlarına da nükleer teknoloji üretme konusunda büyük şanslar doğuyor. Akkuyu NGS projesinin gerçekleştirilmesi ülke için yeni bir branştır.Uzun yıllardır gelişmekte olan nükleer branşın kurulması ve geliştirilmesinin başlangıcı olacaktır.Türkiye, bu alanda birikmiş tecrübe ve teknolojileri edinme fırsatı bulacaktır. Akkuyu NGS’yi inşa eden Rosatom, nükleer inşaat ve işletme alanında eşsiz bir deneyime sahip olup, en başarılı uygulamaların ve en güzel teknolojilerin kullanılmasını sağlamaktadır. Türk firmalarının inşaat ve montaj işlerine katılımı, tüm bilgiler doğrudan Türk uzmanlara aktarılacak ve sonuç olarak Santralin hizmet ömrünün her aşamasında santralin işletilmesinde Türk uzmanlar yer alacaktır. Nükleer enerjinin gelişmesi, bilimsel araştırmalar, üretim hacimleri ve ileri teknoloji eser ihracatını artıracaktır. Aynı zamanda uluslararası ilişkilerde etkin rol oynayan nükleer teknoloji transferi ile birlikte Türkiye’de nükleer santral kurulması, Türkiye’nin dış politikasını etkileyerek milli gücünü artıracaktır. Nükleer santrallerin Türkiye’nin enerji sorununun çözümüne önemli katkılar sağlayacağı ve nükleer teknoloji transferinin hem sahada hem de bilimsel bilginin gelişmesine katkı sağlayacağı gerekçesiyle Türkiye ile işbirliği yapmayı karlı hale getireceği açıktır. nükleer bilimin ve tıp, tarım ve metalurji gibi diğer birçok alanda ülkede. Kullanılmış.

Akkuyu NGS projesinin varlığının Türkiye’de nükleer alanda eğitimin gelişmesinde de etkili olduğunu belirten Prof. Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü’nde 2022-2023 güz yarıyılında ilk öğrencileriyle eğitime başladıklarını bildirdi.

Programla nükleer bilimler alanında nitelikli ve yetişmiş uzmanlar yetiştirmeyi hedeflediklerini belirten Ocak, “Bu programda öğrencilerimizin nükleer bilimler alanında etkin bir lisansüstü eğitim almalarını hedefliyoruz. Bu çerçevede; Gazi Üniversitesi ve İtalyan Ulusal Nükleer Fizik Enstitüsü (INFN) ve bu enstitüdeki yenilikçi start-up ile işbirliği yapıyoruz.-up firmaları ile işbirliği planlanmaktadır.Bu işbirliği protokolünde radyasyon, madde etkileşimi simülasyon programı ve yer ve radyasyonun konu üzerindeki etkilerinin uzay uygulamaları (ışınlama terapi merkezleri, hızlandırıcılar, nükleer santraller, birçok CPU-GPU’lu veri-kütük merkezleri vb.) ile yenilikçi radyasyon detektörlerinin Ar-Ge çalışmaları.Nükleer Bilimler Bölümünde. ‘Nükleer yakıtlar ve malzemeleri-Yeni nesil nükleer reaktörler’, ‘Nükleer yakıt teknolojisi’, ‘Küreselleşme ve nükleer enerjinin geleceği’ gibi geniş bir ders yelpazesi bulunmaktadır. yayma programı oluşturuldu. Böylece nitelikli ve nitelikli uzmanların yetiştirilmesi hem toplumsal hem de teknolojik gelişimimizi şekillendirecektir.”

Rus teknolojisine artan ilgi

Hacettepe Üniversitesi Nükleer Enerji Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Şule Ergün, Rosatom’un inşa ettiği Akkuyu NGS ile Rus yapımı nükleer teknolojilere olan ilginin arttığına dikkat çekti.

Doçent. Ergün, “Akkuyu NGS projesinin başlamasından bu yana araştırma alanlarımızda ve yüksek lisans tezlerimizde Rus teknolojileri daha fazla çalışılmaya başlandı. Bunun arkasında bu ilk nükleer santralin çalışma sisteminin incelenmesi ve analiz edilmesi ihtiyacı yatıyor” dedi. Türkiye’de kurulan ve o teknolojinin özelliklerini derinlemesine öğrenmeyi amaçlayan bu araştırmalar, gelecekte benzer bir teknolojinin geliştirilmesine de katkı sağlamayı amaçlıyor.” dedi.

Ergün, bu inceleme ve araştırmaların öğrenci ve öğretim üyelerinin Rus teknolojisi hakkında bilgi sahibi olma merakı ile yapıldığının da altını çizdi.

Ergün, Akkuyu NGS Projesi’nin başlamasıyla birlikte Milli Eğitim Bakanlığı’nın Türkiye’deki kurumlara yerleştirdiği ve nükleer alanda yüksek lisans ve doktora yapmak üzere Rusya’ya gönderdiği öğrenci sayısında büyük artış olduğunu bildirdi. Nükleer santral olması nedeniyle değerli bilgilerin üretilmesine aracılık eder. Rusya’da yürütülen yüksek lisans programına katılan öğrenciler, mezun olduktan sonra edindikleri bilgileri uygulayarak, Türkiye’de uygulama yapmak için evlerine dönüyorlar. Bu bilgi üretiminin sonuçlarını gelecekte daha net görebileceğiz. Bu öğrencilerin bir kısmı mezun olup kurumlardaki görevlerine geri dönmektedir. Bunlar arasında sadece nükleer enerji mühendisleri değil, elektronik mühendisleri ve makine mühendisleri de var. Bu tabii ki devlet kurumlarında istihdamı da artırdı. Türkiye Güç, Nükleer ve Maden Araştırma Enstitüsü (TENMAK), Nükleer Düzenleme Kurumu (NDK) ve Güç ve Konvansiyonel Kaynaklar B Akkuyu, Akkuyu NGS projesinin katkılarıyla bu formda birçok uzmanı işe aldı. Türkiye’de nükleer santral yapılması nedeniyle istihdamdaki bu artış, aynı kurumlarda farklı disiplinlerden kişilerin istihdam edilmesinde de rol oynamıştır. Bu şekilde istihdam edilenler arasında hukukçular, iktisatçılar veya uluslararası ilişkiler uzmanları gibi farklı disiplinlerden kişiler de yer aldı. Bu açıdan Akkuyu’nun kurumlarda istihdamı artırdığının altını çizmek gerekiyor.”

Türkiye’nin nükleere bakışı değişiyor

Uzmanlar, Akkuyu NGS inşaatının ilerlemesi ve nükleer enerji eğitiminin yaygınlaşmasıyla Türkiye’nin nükleere bakışının da olumlu yönde değiştiğini belirtiyor.

Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü İleri Teknolojiler Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sema Bilge Ocak” : “Nükleer enerji korkulması gereken değil desteklenmesi gereken bir enerji türüdür. Türkiye’de nükleer enerji konusunda, radyasyon sızıntılarının bölgedeki tarımı olumsuz etkilemesi ve deniz yaşamını olumsuz etkilemesi gibi bazı yanlış fikirler vardı. Bununla birlikte, modern nükleer santrallerin normal çalışma sırasında dış radyasyon seviyesi üzerinde hiçbir etkisi yoktur. Santraller, bazı aksiliklerde dahi radyasyon büyük savunma konteynerinin içinde kalacak şekilde tasarlanmakta ve işletilmektedir. Nükleer santrallerde normal çalışma sırasında radyasyon sızıntısı olmadığından tarım ve hayvancılık faaliyetleri olumsuz etkilenmez. Nükleer santrallerde üretilecek gücün ölçüsü reaktör kazanı üzerinde bulunan kontrol çubukları ile ayarlanır. Santral çalışmaya başladıktan sonra nükleer yakıt çubukları etrafındaki suyu da ısıtır. Isıtılan bu su, pompalar vasıtasıyla buhar jeneratörüne getirilir. Buhar jeneratöründe üretilen buhar türbinlere gönderilir. Türbinde buhar gücü mekanik güce dönüşür ve bu mekanik güçle türbine bağlı alternatörlerde elektrik üretilir. Türbinden gücü azaltılan buhar artık elektrik üretiminde kullanılamadığı için soğutma kulesi, nehir suyu veya deniz suyu ile soğutularak tekrar suya dönüştürülerek buhar jeneratörüne geri gönderilir. Sıklıkla turist çeken bölgelerin yakınlarına nükleer santraller de kurulabilir ancak bu durum bölgedeki turist akışını ve yaşamını hiçbir şekilde etkilemez. Bu, dünyanın birçok gelişmiş ülkesinin deneyimiyle kanıtlanmıştır. Türkiye’de Akkuyu NGS ile benzer bir deneyim yaşanabilir.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
istanbul escort
istanbul escort
istanbul escort